26 Temmuz 2015 Pazar

MÜSLÜMAN KADININ RABBİ'NE KARŞI GÖREVLERİ



MÜSLÜMAN KADININ RABBİ'NE KARŞI GÖREVLERİ 


1 - İmanlı ve şuurludur.

Müslüman kadını farklı kılan en bariz özellik, Allah'a olan derin imanıdır.Bu kainatta ki hadiselerin, olguların, insanların başına gelen neticelerin, Allah Teala tarafından bir kaza ve kader çerçevesinde meydana geldiğine, başına gelen musibetlerden kurtuluş olmadığını, kaderinde yazılmamış hiç bir bela ve müsibetin de kendisine isabet etmeyeceğine inanır ve bilir ki insana düşen hayır yolunda gayret göstermek Allah Teala'ya hakkıyla tevekkül edip işini O'na ısmarlayarak ve her zaman O'nun yardımına, desteğine, takviyesine, rızasına muhtaç olduğunu bilerek, dini ve dünyası hakkında salih amel vasıtalarına yapışmaktır. 

2 - Rabbi'ne ibadet edendir.

İslam'ın farzlarını, rükünlerini güzel bir şekil de, taviz vermeden, gevşeklik ve ihmalkarlık göstermeden yerine getirir.

3 - Beş vakit namazını kılar.

Müslüman kadın beş vakit namazı zamanında kılar. Namazlarını vaktinde kılmaktan ev işleri, annelik ve zevcelik meşguliyetleri onu alıkoymaz. Zira namaz dinin direğidir.

4 - Bazen mescidlerdeki cemaate gider.

İslam, kadını mescitlerde cemaatle namaz kılma lüzumunda muaf tutmuştur. Ancak aynı zamanda cemaatte bulunmak için mescide gitmesini de mubah, serbest kılmıştır. Kadınlar fiilen mescitlere çıkmış, Rasülullah'ın     ( S.A.V) peşinde namaz kılmıştır.

5 - Bayram namazına gider.

İslam kadına değer vermiş, Ramazan ve Kurban bayramı namazlarında ki gibi hayra, Müslümanların dualarına katılmak için genel toplantılara gitmesini teşvik etmiştir.

6 - Ratip sünnetleri ve nafileleri kılar.

Akıllı Müslüman kadın yalnız farz olan beş vakit namazı kılmakla yetinmez, ratip sünnetleri de kılar. İşrak namazı, duha namazı, evvabin namazı, teheccüd namazı gibi nafile namazları da vakit ve gücü yettiği nisbette kılar.

7 - Namazı güzel bir şekilde eda eder.

Takva sahibi şuurlu Müslüman kadın, namazını güzel bir şekilde, kalp huzuru ve huşu ile dopdolu olarak vucud organları sükunet içinde eda eylemeye özen gösterir.

8 - Malın zekatını verir.

Müslüman kadın, zekat icap edecek miktarda bir mal ve varlık sahibi ise malının zekatını verir. Malının bir sene ki  miktarını ince bir hesap ile tespit eder ve verilmesi kendisi üzerine farz olan miktarı tam bir emanet, dikkat ve özenle gereken yerlere verir.

9 - Ramazanda orucunu tutar, gece namazına kalkar.

10 - Nafile oruç tutar.

Takva sahibi Müslüman kadın, Ramazan ayı dışında da, eyer zor gelmezse nafile oruç tutar. Arife günü, Aşüre günü, Muharrem ayının 9. ve 10. günü gibi günlerde tutulan oruç Rasülullah ( S.A.V ) haber verdiği üzere günahlara kefaret olacak salih amellerdendir.

11 - Beytullah'ı Hacca gider.

12 - Umreye gider.

Müslüman kadın gerekli imkanlara sahip olduğunda hacca gitmek farz olduğu gibi, imkanı bulunduğu taktirde umreye gitmesi de icap eder.

13 - Rabbi'nin emrine itaakkardır.

Şuurlu Müslüman kadın, Allah Teala' nın emretmiş olduğu şerri görevler ile yükümlü olduğunu aklından çıkarmamalıdır.

14 - Yabancı  bir erkekle baş başa yalnız kalmaz.

Allah'a ve Rasulüne itaat ancak emirlerine uymak, yasaklarından kaçınmak suretiyle olur. Müslüman kadın , Allah'a ve Rasulüne itaat ederek yabancı bir erkekle yalnız, bir arada kalmaz.

15 - Dinin emri olan başörtüsüne sımsıkı bağlılık gösterir.

Evden çıkarken, Allah'ın (C.C) kitabında ve Rasulünün ( S.A.V ) sünnetinde kesin delillerin sınır ve işaretlerini belirlediği İslami kıyafet olan şer-i başörtüsünü (hicap) takar. Koku sürünmüş, süslenmiş olarak evinden çıkmaz. Mahremi olmayan erkeklere görünmez. Zira bunların Kur'an'ın kesin delili ile haram olduğunu bilmektedir.

16 - Kadın - erkek beraberliğinden kaçınır.

Aklı başında Müslüman kadın erkeklerle kaynaşmaktan, bir arada  bulunmaktan gücü yettiğince kaçınır. Buna gayret etmez, teşvik de.

17 - Mahremi olmayan erkeklerle el sıkışmaz.

Erkeklerle sınırsız bir şekilde bir arada bulunamayan Müslüman kadının mahremi olmayan erkeklerin elini de sıkmayacağı aşikardır.

18 - Yanında mahremi bulunmaksızın yolculuk etmez.

İslam'ın  kadına gösterdiği bir yol da yanında bir erkek mahrem bulunmaksızın yolculuk etmemesidir.

19 - Allah Teala'nın  kaza ve kaderine razıdır.

Rabbi'nin emrine itaatkar bir Müslüman kadının, kaza ve kadere razı olaması, insanda ki iman, taat, takva ve iyi halin en büyük alametlerindendir.

20 - Daima Allah'a yönelir.

Müslüman kadını bazen bir gaflet hali kaplar ve yanlış yapabilir. Fakat bu gaflet ve şaşkınlık haline dalıp gitmez. Hemen gafletinden uyanır, bir sürçme ve kusurdan dolayı derhal tövbe eyler, istiğfar eder.

21 - Aile fertlerinden sorumlu olduğunu hisseder.

22 - Bütün emeli Allah Teala'nın rızasını kazanmaktır.

23 - Allah'a kulluğun manasını temsil eder.

Dinin hidayet yolunu iyi bilen Müslüman kadın, derin bir imanla bu dünya hayatında büyük bir hedef için yaratılmış olduğuna inanır. 

24 - Allah'ın dini için çalışır.

Müslüman kadın, hayat olgusunda Allah'ın dinine yardım etmek; fert, aile, toplum ve devlet hayatında O'nun kaide kanununun uygulanması için çalışmaktır.

25 - Müslüman oluşu ve Hak olan diniyle şeref duyar.

26 - Vela'sı Ancak Allah'adır.

Müslüman kadın İslami şahsiyetiyle izzet ve şeref duymasının sonucu olarak boyun eyeceği ve dayanağı ancak ve yalnızca Allah'tır.

27 - İyiliği emretmek, kötülükten menetmek görevini yapar

28 - Kur'an-ı Kerim'i çok okur.

Müslüman kadının taatte, salah ve takvada, şuurda, kemalde bu yüksek gayeye ulaşabilmek için Allah'ın Kitab'ından  saçılan güzel kokulu hidayet meltemlerini koklaması lazımdır.   


Kısaltılmıştır.

Kaynak : Kur'an ve Sünnet'e göre Müslüman kadının şahsiyeti Sayfa 21 - 100
Yazan   : Prof.Dr. M.Ali Haşimi
Yayın Evi :Risale


 
Etiketler : İslam'da kadın , Müslüman kadın, Müslüman kadının Rabbi'ne karşı görevleri, Allah'a karşı kadının görevleri.

24 Temmuz 2015 Cuma

İSTİĞFAR HAKKINDA AYET VE HADİSLER


İSTİĞFAR HAKKINDA AYET VE HADİSLER 


AYETLER

1 - '' Allah'tan günahının affını dile ! ''     Muhammed Suresi, 19.Ayet

2 - '' Allah'tan af dile. Allah çok bağışlayan, çok affedendir. '' Nisa Suresi, 106 .Ayet

3 - '' Rabbine hamd ederek onu uluhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih et ve O'ndan bağışlanma     dile. O tövbeleri kabul eden ve çok bağışlayandır.'' Nasr Suresi, 3.Ayet.

4 - '' Takva sahipleri için Rableri yanında, içinden akan ırmaklar akan, ebediyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve ( hepsinin üstünde ) Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür. ( Bu nimetler )     'Ey Rabbimiz ! İman ettik ; bizim günahlarımız bağışla, bizi ateş azabından koru !' diyen , sabreden, dürüst olan, huzurda boyun büken, hayra harcayan ve seher vaktinde Allah'tan bağış dileyenler ( içindir ).''            Al-i İmran Suresi, 15. - 17. Ayetler

5 - '' Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah'tan bağışlanmasını dilerse, Allah'ı çok   bağışlayıcı, çok merhametli bulacaktır.''   Nisa Suresi, 110. Ayet

6 - ''Sen onların içinde oldukça Allah, onlara azab etmez. Onlar tövbe ve istiğfar ederken de Allah onlara   azab etmez.''   Enfal Suresi , 33. Ayet

7 - '' Onlar, bir kötülük yaptıkları veya kendilerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tövbe istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki ! Bir de onlar işledikleri günahta bile bile ısrar etmezler.''   Al-i İmran Suresi 135.Ayet

HADİSLER

1 - '' Bazan kalbimin perdelendiği olur. Ama ben Allah'a günde yüz defa istiğfar ediyorum.''

        Müslim, Zikir 41   -  Ebu Davud, Vitir 26

2 - '' Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah'tan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim.''

        Buhari, Daavat 3  -  Tirmizi, Tefsir 47  -  İbni Mace, Edeb 57

3 - '' Canımı kudretiyle elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize, günah işledikten sonra Allah'tan af dileyecek bir millet getirir ve onları affederdi.''

        Müslim, Tevbe 11  -  Ahmed İbni Hanbel, Müsned III, 238 

4 -   Biz Rasulullah ( S.A.V )  'in bir yede yüz defa :
'' Rabbiğfir li ve tüb aleyye inneke ente't-tevvabü'r-rahim : Allahım ! Beni bağışla ve tövbemi kabul eyle. Çünkü sen tövbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edensin. '' dediğini sayardık.

       Ebu Davud, Vitir 26  -  Tirmizi, Daavat 39  -  İbni Mace, Edeb 57 

5 - '' Bir kimse istiğfarı dilinden düşürmezse, Allah Teala ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.

        Abu Davud, Vitir 26  -  İbni Mace, Edeb 57

6 - '' Her kim 'estağfirullah'ellezi la ilahe illa hu, el Hayye'l Kayyüme ve etübü aleyh : ( Kendisinden başka ilah bulunmayan, ebedi hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kainatı yöneten Allah'tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim ) diye yalvarırsa, savaştan kaçmış bile olsa, günahları bağışlanır.

        Ebu Davud, Vitir 26  -  Tirmizi, Daavat 118  -  İbni Mace, Edeb 57

7 - '' İstiğfarın en üstünü kulun şöyle demesidir : Allahümme ente rabbi, la ilahe ente , halakteni ve ene           abdüke, ve ene ala ahdike ve va'dike m'esteta'tü. Euzü bike min şerri ma sana'tü, ebüü leke bi-ni'metike         aleyye, ve ebüü bi-zenbi, fağfir li fe-innehu la yağfiru'z-zunubeilla ente.  ( Allah'ım ! Sen benim Rabbimsin. İbadete layık senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde hala gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lutfettiğin nimetleri yüce huzurunda minnetle anar, günahımı itiraf ederim. Beni affet ; şüphe yok ki günahları senden başka affedecek yoktur. ''  

Resül-i Ekrem  ( S.A.V ) sözüne şöyle devam etti : '' Her kim, bu seyyidü'l-istiğfarı sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevabına ve faziletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur.  

         Buhari, Daavat 2,16  -  Ebu Davud, Edeb 100,101  -  Tirmizi, Daavat 15  -  Nesai, İstihaze 57

8 -    Rasulullah (S.A.V), selam verip namazdan çıkınca üç defa istiğfar eder ve '' Allahümme ente's-selam ve minkes'-selam tebarekte ya ze'l-celali ve'l-ikram ( Allah'ım selam sensin. Selemat ve esenlik sendedir. Ey azamet ve kerem sahibi Allah'ım, sen hayır ve bereketi çok olansın )'' derdi.

       Müslim, mesacid 135  -  Ebu Davud, Vitir 25  -  Tirmizi, Salat 108

9 -   Rasülullah ( S.A.V ) vefatından önce sık sık '' Sübhanallahi ve bi-hamdihi, estağfirullahe ve etübü ileyh     ( Ben Allah'ı uluhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O'na hamd ederim. Allah'tan beni     bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim )'' derdi.

      Buhari, Ezan 123  -  Müslim, Salat 218,220

10 -'' Allah Teala şöyle buyurdu : 
         Ey Ademoğlu ! Sen bana dua ettin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.
        
        Ey Ademoğlu ! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını dilesen, seni affederim.

       Ey Ademoğlu ! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen ; fakat bana hiçbir şeyi ortak   koşmamış olsan, şüphesiz bende seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım.''

      Tirmizi, Daavat 98  -  Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V,172

      Kısaltılmıştır.
      Kaynak : İmam Nevevi Riyazü's Salihin  7.Cilt  -  Sayfa  583 / 604 
      Yayın Evi : Erkam yayınları



     

     Etiketler : İstiğfar hakkında ayet ve hadisler, istiğfar ,  Seyyidü'l-istiğfar , 

     
        


23 Temmuz 2015 Perşembe

ASR-I SAADET TE KADIN ( Tıbbi Hizmetler)


ÇALIŞMA VE TİCARET HAYATINDA KADIN



Tıbbi Hizmetler;

             Hz.Peygamber (S.A.V) devri savaşlarında kadınların, önemli tıbbi hizmetler yaptıkları bilinmektedir.

             Medine'de barış zamanlarında da hizmetleri yürüten kadınlar bulunmaktadır. İslam tarihinin ilk resi hastahanesi diyebileceğimiz bir çadırın Hz.Peygamber'in (S.A.V) mescidi içinde bulunduğu ve burada hicretten sonra bey'at ederek İslam'a giren  Eslem kabilesinden Kuaybe bint Sa'd'ın hastaları ve yaralıları tedavi ettiği kaydedilmektedir. Esasen Kuaybe'nin aç, kimsesiz bakıma muhtaç kimselerle de ilgilendiği ifade edilmektedir. Hendek savaşında yaralanan Sa'd b. Muaz'ın da bu çadırda Kuaybe tarafından tedavi edildiği mevcut rivayetler arasındadır.

              İlk müslümanlar arasında yer alan Cafer b. Ebi Talib ile beraber Habeşistan'a hicret eden, zeki, görgülü ve tecrübeli bir kadın olan Esma bint Ümeys'in de iyi bir doktor olduğunu söyleyebiliriz. Ümmü Seleme, Esma bint Ümeys'in Hz. Peygamber'e (S.A.V)  '' Hindistan'dan ve Yemen'den getirilen bitkiler ve zeytinyağı ile bir ilaç'' yaptığını söyler. Bu rivayette, Esma'nın bu ilacın yapımını Habeşistan'da öğrendiği de ifade edilmektedir.

               Esma bint Ümeys'in daha başka bitkilerde de ilaçlar yaptığı rivayet edilmektedir. Hz. peygamber (S.A.V) vefat ettiği zaman bazıları O' nun sağ olduğunu söylerken, Esma elini Hz. Peygamber'in (S.A.V) iki omuzu arasına koyarak muayene ettikten sonra ''Rasülüllah Sallallahü Aleyhi Vessellem vefat etmiştir...'' diyerek bu konudaki şüphelere son verir. Bu rivayet , Esma'nın tıbbi konularda ki bilgilerine güvenildiğini göstermesi yanında onun, kalp atışlarını dinlemek istemiş olabileceğini de ifade eder.

                Esma gibi Habeşistan'da kalmış olan Ümmü Seleme'nın de bazı tıbbi konularda bilgi sahibi olduğuna işaret edilmektedir.

               Hz.Aişe'nin kız kardeşi Esma bint Ebübekir'in, tedavi için yanına getirilen hummalı kadın hastaları, soğuk su ile tedavi ettiği anlaşılmaktadır.

                Hz. Peygamber (S.A.V) devrinde, bazı hastaları dualar okuyarak tedavi etme yolunun da izlendiği anlaşılmaktadır. Cahiliye devrinde de yapılan bu işle Rukye denmektedir.

               Bir yahudi kadın, hastalanmış olan Hz.Aişe'ye rukye yaparken Hz. Ebubekir içeri girer ve '' Allah'ın kitabıyla rukye yap '' der. Cahiliye devrinde rukye yaparak hastaları tedavi eden Kureş'li eş-Şifa bint Abdullah , müslüman olduktan sonra , yaptığı rukyeyi Hz. Peygamber'e (S.A.V) anlatır. Onun bu şekilde tedaviye müsaade eder, bunu eşi Hafsa'ya da öğretmesini ister. Yine Hz. Peygamber'in (S.A.V) Hz. Aişe'ye göz değmesine karşı rukye yapmasını emrettiği rivayet edilmektedir.

               Rıkyenin, her zaman sadece okuyup üflemekten ibaret olmadığı, bununla beraber bazı ilaçların kullanıldığı da anlaşılmaktadır.

               Kadınların tıbbi hizmetleri arasında ebeliği de sayabiliriz.

               Tıp konusunda Arap kadınının cahiliyeden gelen bir tecrübesi olduğu anlaşılmaktadır. Hem cahiliye hemde Hz. Peygamber devrinde eş Şifa isimli kadınlar bulunmaktadır. Bu ismin konulmasının , tıbbi hizmetleri yürütmeleri ile ilgili olabileceği akla gelmektedir.

               Bu tıbbi hizmetlerin profesyonelce yapılmadığı, insanlara hizmet amacı taşıdığı anlaşılmaktadır.

Kısaltılmıştır.

Kaynak ; Bütün yönleriyle Asr-ı Saadet'te İslam 3.cilt. sayfa 133/134

Yayın evi ; Beyan yayınları            



Etiketler : Asr-ı Saadet, İslamda kadın, İslamda kadını tıbbi hizmetleri, İslamda çalışma ve ticaret alanında kadın, Asr-ı Saadet'te kadın





20 Temmuz 2015 Pazartesi

ASR - I SAADET TE KADIN (Zanaatkarlık ve El İşleri)


ÇALIŞMA VE TİCARET HAYATINDA KADIN

 



Zanaatkarlık ve El İşleri ;

          Kadının fiziki bakımından erkeğe göre daha narin olduğu, buna kadının kemiklerinin ve beyninin ağırlığının da dahil olduğu ifade edilmektedir.
            
          Kadınların, bazı ağır işler yerine, el işleri ve maharet isteyen nice işleri, erkeklerden daha iyi yaptıkları bilinmektedir.

          Hz. Peygamber (S.A.V) devrinde kadınların, çalışma hayatında, özellikle özel becerileri gerektiren el işlerinde faal olarak çalıştıkları anlaşılmaktadır. Hz.Peygamber'in (S.A.V) hanımlarından olan Zeyneb Bint Cahş'ın deri tabakladığı ve bunları kullanabilecek hale getirmek için diktiği rivayet edilmektedir. Yine Esma bint Umeys'in aynı beceriye sahip olduğu kaydedilmektedir. Kadınların, evciller kadar vahşi hayvan derilerini de işledikleri ve bunlardan kocalarına elbise yaptıkları anlaşılmaktadır. Bu devirde tabaklanmış deriden, elbise, ayakkabı, mest, üzerine oturmak için sergi,yatak, minder ve yastık yüzü, sıvı veya katı yiyecekleri koruyan kaplar, ve savaş barışta çok yaygın olarak kullanılan su kırbası gibi eşyalar yapıldığı düşünülürse, dericiliğin önemi daha iyi anlaşılır. 

          Dericilik yaptığını tahmin ettiğimiz Rayta bint Abdillah, Hz.Peygamber'e (S.A.V) '' Ya Rasülallah ben zanaatkar bir kadınım, kocamın (Abdullah b. Mes'ud ) ve çocuğumun birşeyleri yok. Zanaatımla elde ettiğim ürünleri satıyorum '' der ve ailesine harcamaların, sevabı olup olmadığını sorar. Hz.Peygamber (S.A.V), ona ''onlara yaptığın harcamalarda sana elbette sevap vardır'' diye cevap verir.

         Beceri gerektiren mesleklerden bir de hiç şüphesiz terziliktir. Kadınların bu dalda erkeklere göre daha başarılı olabilecekleri kabul edilmektedir. Hz.Peygamber (S.A.V) devri Arap yarımadası kadınlarının, işe ip imalatından başladıkları, sonra bundan kumaş ve elbiseler ürettikleri anlaşılmaktadır. Medine'de ip imali için kullanılan aletlerden bahsedilmektedir. Hz. Aişe '' kadının elindeki ip ip eğirme aletinin (eğirmeç), Allah yolunda ki mücahidin elindeki mızraktan daha güzeldir'' der. Çünkü bu, toplumun çok önemli bir ihtiyacını karşılamaktadır.

         Arap yarımadasının güneyinde ve kuzey batısında, dokuma tezgahları olduğu ve kadınların buralarda kumaş ürettiği anlaşılmaktadır.

        Bir kadın, kendi eliyle özel olarak imal ettiği hırkayı Hz Peygamber'e (S.A.V) hediye ederken  '' Ya Rasülallah bu hırkayı elimle dokudum ve sana giydirmek için getirdim'' der. Küçük çapta da olsa Medine'de de dokuma tezgahları vardı diyebiliriz.

        Hadramut'lu bir kadın, Hz.peygamber (S.A.V) için diktiği elbiseyi oğluyla gönderir. Ebu Nuaym, Hz.Aişe'nin kendi iç çamaşırını diktiğini kaydetmektedir. Kadınların ailede eskiyen elbieleri yamaladıkları anlaşılmaktadır. Hz.Aişe'nin Hz.Peygamber'e (S.A.V) de bir hırka diktiği gelen rivayetler arasındadır.


Kaynak: Bütün yönleriyle Asr-ı Saadet'te islam 3.cilt. Sayfa 132/133
Yayın evi: Beyan yayınları



Etiketler: Asr-ı saadet, Asr-ı saddette kadın, İslamda kadının yeri, İslamda kadının iş gücü



 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...